Venezuela, Karakas

Ben gittiğim bir ülkeye bir kez daha gitmenin manasız olduğunu düşünürdüm. Ne kadar yanılmışım. Ne zaman ki bir ülkeye hayran olursunuz, işte o zaman o hayranlık sizi bir kez daha o ülkenin yoluna düşürür. Gün olur, rüyalarınıza girer yaşadıklarınız. Bu “başka topraklar” sizi tekrar çağırır, dünyanın diğer tarafında kalsa bile.

southamericalarge

Bana da olan buydu işte. Venezuela diyince akan suların durduğunu anladığım an kendimi devamlı Karakas’a giden uçak biletlerini araştırırken buldum. Sonra geri dönüp bir baktım ki tam 5 kez Venezuela’ya gitmişim.

Beni orada arkadaşım Daniela sayesinde tanıştığım güzel insanlar etkiledi. Aile yapılarının bizimkiyle de aynı olduğu göz önüne alınırsa zaten sebepler gayet açık bir şekilde dökülüyor teker teker. Kızım ye, şunu da ye bunu da ye, zaten ilk öğrendiğim İspanyolca şey-Aç mısın?sorusuydu..Cevap aynı, açım. Hiçbir zaman tok olmadım ben zaten nasıl oluyorsa.

karakas 1

Venezuela’ya 2005-2006 ve 2007 yıllarında gittim. Bu üç yılda Venezuela’nın değişimine tanık oldum. Daha sonraları arkadaşlarım, Karakas’ta değil bunun yerine Amerika ya da Avrupa’da bir yerde buluşmanın daha mantıklı olacağını söylemeye başladılar. Yavaş yavaş hepsi Veneuzela’dan taşınma düşüncelerini ortaya koyuyorlardı. En sonunda bir kısmı Kanada’ya, Bir kısmı Amerika’ya, Kolombiya, İngiltere, Panama, İsveç ve Kosta Rika’ya taşındılar. Gerçekten yazıya dökünce hepsi savruldu bir yerlere. Sadece düğün dernek mevzularında buluşuluyor şimdi.

O zamanlar Chavez dönüşümü sokaklara yavaş yavaş tehlikelerini savurmaya başlamış olsa da bu kadar çıldırdığı dönem değildi.2005’te Daniela’nın bir arkadaşı kaçırılmıştı. Tüm parası alınarak ormanın bir yerine bırakmışlardı. Arabasını çaldılar ancak araba bulundu. Paralar ise uçtu gitti ama kimsenin parayı düşündüğü yoktu zira hersey daha kötü de olabilirdi, neyse ki katili bulunamamış sonu ölümle biten hırsızlıklardan değildi.

mvenezue

O zaman da şehir merkezine gidip Simon Bolivar’ın evini ziyaret edebilmek için, Daniela’nın anneannesi Yaya ve teyzesi Tata ile gidiyordum. Evet, bunlar onların ailedeki takma adları aslında. Bizim Mizoş, Zafoş gibi kısaltmalarımız gibi. Jose- Pepe’dir mesela. Josito demezler:) Bu arada ben (ailenin İspanyolca bilmeyen maskotu) kısaltmaları öğrendiğim için gerçek isimlerini öğrenmek istemedim, biri Milagros’tu. Zor geldi, bence Tata daha iyiydi. Onlar benim için hep kısaltma isimleri ile hatırlanacak:)

Chavez’in ölümünden sonra bir umut oluşmuştu ülkede. Bunu düşünceler bölümünde Chavez yazımda okuyabilirsiniz. Maduro’nun başa gelmesi ile ülkedeki güvensiz ortamın bir müddet daha süreceğini tahmin edebiliyorum. Ancak orada bir arkadaşınız ve başınızı sokabileceğiniz bir ev varsa gidebilirsiniz:) Öyle biri yoksa bile iyi bir otelde kalıp, ucuza kaçmadan muhteşem bir tatil geçirebilirsiniz.

Eğer Venezuela, Latin Amerika’da gittiğiniz ilk ülke olacaksa, uçağın inişe geçtiği anons edilir edilmez aşağı bakmaya başlayın. Küba’nın üzerinden süzüle süzüle giderken, bir anda kendinizi yemyeşil bir yamaca doğru giderken bulacaksınız. Emin olun önce tedirgin olsanızda, kaptanımız garip bir dönüş yaparken yamacı sıyırıp inişe geçeceksiniz. Az evvel uçsuz bucaksız denize bakarken karaya yaklaştığımızı bile anlamadan bir anda koca bir ormana doğru dönünce elinizdeki fotoğraf makinasının nasıl çalıştığını bile unutuyorsunuz. Bana beş kez aynı şey oldu.

karakas 2

Havaalanı La Guaira bölgesindedir. Venezuela’da 23 Eyalet bulunuyor, La Guaira ise Vargas eyaletinin başkenti olarak geçiyor. Karakas’a 30 km. uzakta olan La Guaira güzel bir sahile sahip. Karakas sakinlerinin haftasonları La Guaira’da bulunan yazlıklarına gitmeleri de olağan. Bu yüzden uçuşunuzu ayarlarken trafiği de göz önünde bulundurun. İnanın trafik İstanbul’la yarışır. Kural tanımazlık ve kalabalık gerçekten size İstanbul’u hatırlatacaktır.

karakas 3

Caracas’tan dönmeden önce bir gece La Guaira’da kalabilir ve güzel sahilin keyfini çıkarabilirsiniz. Havaalanına yakın olduğu için dönüşünüz rahat olur.

La_Guaira

2005 Aralık’ta 3 haftalığına Venezuela’ya gittim. Ben giderken Havaalanını Karakas’a bağlayan tek viyadük olan La Guaira’dan geçtik. Yıllardır, viyadüğün hatalı yapımından kaynaklanan bir sıkıntısı olduğunu bilmiyordum. Ben oradayken televizyonda son dakika haberleri çıkmaya başladı. Evet, viyadük yıkılmıştı. Diğer yol olan, dağ yolunu kullanarak geri dönülecekti. Neyse 2007’de yeni inşaat bitmişti, yeni köprüden de geçerek, açılışı yapmıştım.

la guiara bridge

Eski viyadüğün yıkılışı..


1182461482nuevo_viaducto_inau

Yeni Viyadük Açılışı

Rahmetli Chavez yıkılan viyadük için tören düzenlerken ben de o kalabalığa tanık oldum. Bizimkiler gibi Başkan geliyor diye bütün yollar polis tarafından kapanmış ve trafik kafayı yemiş durumdaydı. Zaten köprü yıkıktı ve insanlar çileden çıkıyordu. Bugüne kadar olan tüm hizmetleri adına köprüye teşekkür edildi, dua edildi, vedalaşıldı.

Havaalanına indiğinizde sizi bir taksici kalabalığı karşılayacaktır. Herkes kolunuzdan tutup sizi ikna etmeye çalışır. Sonuçta 30km. lik bir yol var önünüzde, iyi para. Bir gün Norveçli arkadaşımızı da götürdüğümüzde neredeyse kızı kaybediyorduk. I cant speak Spanish diye açıklama yapıyor ve bizi takip etmiyordu. Güzelce azarı yedikten sonra kimseyle konuşmaması gerektiğini anladı:) Yani gitmeden önce Caracas’a geçisinizi kiminle yapacağınızı ayarlayın. Yoldan taksi çevirmeyin. Güvenilir firmalar mevcut.

Para Birimi:Bolivar

2005-2006 yıllarında çok sıfırlı Bolivarlar kullanılıyordu. Benden sonra sıfırlar atılarak Bolivar Fuerte (Güçlü Bolivar) olarak geri dönmüş. Şu an 1 Bolivar Fuerte 0,29 Türk lirası ve 0,16 USD olarak görünüyor. Para bozdurmanın bir çok illegal yolu var. Dolar kullanımında sınırlandırma olduğu için büyük bir kara borsaya dönüşmüş durumda. Yasal olarak çok ucuzdan bozdurabilirsiniz ancak Havaalanı taraflarında yüksek meblağdan bozdurabilme olanağınız olsa da tavsiye etmiyorum. Başınızı belaya sokmayın derim ben. ATM’ lerden direk Bolivar alın daha iyi. Venezuela oldukça ucuz bir ülke. Yiyecek bakımından özellikle kendinizi cennette hissedeceksiniz.

karkas 4

Gecekonduların fazlalığı, trafikte takıldığınızda yolun ortasında dilenenler ve satıcılar size Türkiye’yi hatırlatacak birazda. Bira satanlar, su satanlar, kulaklık satanlar….Var da var.. Karakas şehir merkezinde Coca Cola Binasının amblemini göreceksiniz. Bana Karakas denince niyeyse hep aklıma o gelir.

cocacola

Aslında başkent Karakas, Venezuela’yı keşfetmeye gelen turistler tarafından genelde es geçiliyor. Turistler daha çok adalara veya Brezilya sınırına gitmeyi tercih ediyor. Ancak, başkent size farklı şeyler de sunabilir. Şehrin simgesi olan ve Karakası Karayip denizden ayıran Avila Dağı’nın Caraqueno’lar(karakas’ta yaşayanlara böyle deniyormuş) için ne kadar önemli olduğunu bir bilseniz. Görmeden gitmek istemezsiniz.

Venezuela mutfağının etkileyici olduğunu söylemiş miydim? Venezuela’yı fakir ve gastronomiden uzak bir ülke gibi düşünmeyin. Venezuela’lı şeflerin harikalar yarattığı muhteşem lokantalar bulunuyor. Bu şeflerden biri Miami’de Cacao adlı bir mekanın sahibi. Yani Venezuela gurmeleri çağırıyor ama duyan yok:) Adalar ve görülmesi gereken diğer şehirlere değinmeden önce bugünlük sadece Karakas’ı sunuyorum sizlere.

Karakas’ta görülecek yerler:

National Pantheon (Milli Anıt):

Yunancada bütün tanrıların tapınağı olarak anılan Pantheon, daha önceleri kilise olarak kurulmuş olsa da daha sonra Venezuela Milli kahramanlarının sonsuz uykuları için seçilen yer ve Milli Anıtları olmuştur. Simon Bolivar’a adanmıştır. Bolivar’ın bronz lahiti burada bulunuyor. Bolivarın yanı sıra bir çok milli kahramanda burada yatıyor. Mezar odasına giden koridor Bolivarın resimleri 1930’da Tito Salas tarafından yapılmış resimlerle donatılmış. Tito Salas ismi ile her yerde karşılaşabilirsiniz. Bolivar’ın doğduğu evde de Salas’a ait bir çok tablo bulunmakta.

national pantheon

Plaza Bolivar (Bolivar Meydanı):

İşte şehrin enerjisi ve işte Karakas gerçeği. Kalabalık, curcunalı, her köşe başından bağıran satıcılar. Karakas’ın tam ortası olduğundan gerçek bir merkez oluyor burası. Bir benzerlik buldum hatta, burası aynı bizim Kızılay!!Güvenpark’ın havuzlu bir meydanı vardır. Evet, Plaza Bolivar’da ya da Bolivar Meydanı da aynı Kızılay Meydanı gibi. Havuz ve kalabalık aynı. Etkileyici Bolivar heykelini merkez alan bu meydan, devlet daireleri, belediye binası ve meclis ile çevrelenmiştir.

Tata, Yaya ile Plaza Bolivar’da. Arkada Bolivar heykeli ve havuz var:)

Kolonyal tarzı binalarla çevrili bu yer insanı etkiliyor aslında. Bu kadar korkutmasalar ben de beşinci gidişimde değil, her gidişte uğrardım bu civarlara. Metro ile Plaza Bolivar’a giderek civarda bulunan ve görülmesi gereken yerlere uğrayabilirsiniz artık. Metrosu gayet temiz ve düzenli. Bizden hiçbir fark görmediğim gibi hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadım.

Simon Bolivar’ın Doğduğu Ev:

casa natal

Sokaklar çok kalabalık ve bu hengamenin içinde gözünüze hiç ilginç gelmeyen hatta söylemeseler bakmayacağım derecede mütevazi bir ev. Büyük Bolivar’ın doğduğu ev işte karşımda. Çok fazla turist yok etrafta. Bir tek ben yabancıyım ve bana da fotoğraf makinamı almamamı söylediler. Marketten aldığım çek at tarzı uyduruk bir şey vardı elimde. İspanyolca derdimi sessiz sessiz anlatmaya çalışıyorum ve o sıralar birkaç kelime dışında bildiğim bir şey yok, hiç kurs bile almamışım. Kendi kendime kelime ezberliyordum sözlükten. Arnavut kaldırımlı yollardan ilerlerken kendimi bir an Bolivar karşıtı Jose Domindo Diaz’ın yazdığı notlarda buldum,

“26 Mart 1812

Saat dörttü, Caracas göğü açık ve parlaktı; bu müthiş sükunet dayanılmaz sıcaklığın etkisini daha da artırıyordu sanki. Katedrale gitmek için evden çıktım. Bir anda toprak korkunç bir kükremeyle sallanmaya başladı.San Jacinto Kilisesinin yerle bir olduğunu gördüm. Tekrar dışarı çıktım ve o anı asla unutamadım. Harabelerin tepesinde Don Simon Bolivar üzerinde sadece bir gömlek ile ilerliyordu; sonra o da benim gördüğüm manzarayı gördü. Yüzünde müthiş bir dehşet ve umutsuzluk ifadesi vardı. Beni görünce haddini bilmez sözler çıktı ağzından: “ Bize karşı çıkarsa tabiatla bile savaşır ve onu boyun eğmeye zorlarız.” Artık meydan feryat eden insanlarla dolmuştu.”

Bu John Lynch’in kitabından bir alıntı idi. Bolivar’ın da karşıtları vardı mutlaka ama Jose Domingo Diaz ve onun gibi kralcı kesim, Bolivar’ın bu söylediklerini gerçekleştirebileceğine bir an bile inanmamışlardı. Kim derdi ki o yürüdüğü sokakların hemen yanına heryere kendi heykelleri konacak. Neyse, bu sözler aklımda çınlarken, kaldırımlara bakmaya başladım. Buralar mı yerle bir oldu. O gün bu sözleri buradayken mi söyledi gibi fantaziler kurup heyecanlanırken, dünya beni çağırdı. Yürümem gerekiyordu.

karkas 8

Evin geçmişi 1680 yılına kadar gidiyor. Bolivar’ın ailesinin oturduğu ve çocuklarını büyüttüğü ev. Bolivar’ın oldukça zengin bir aileden geldiğini görebilirsiniz. Bolivar ve ailesine ait olan ve bugüne kadar muhafaza edilmiş eşyaları da görebilirsiniz. Bunlara o zamanın ünlü ressamlarının resimleri de dahil. Bolivar’ın vaftiz edilmiş olduğu vaftiz kurnası da hala bir köşede duruyor. İlgisini çekenlere.

Caracas Katedrali:

Aslında ben kilise ve katedralleri her yerde birbirine benzetiyorum ne hikmetse. Vatikanı gördükten sonra hepsi biraz yavan gelmeye başladı ancak Bolivar’ın vaftiz edildiği yer diye girdik. Venezuela’da iseniz ve Katolik Venezuela’da, kahraman Bolivar’ın ne kadar önemli olduğunu biliyorsanız, turist olarak nezaketen gideceksiniz oraya mecbur.

Dış cephesi 17.yy’ın sonlarından kalma ve kilise mihrabında altın kullanılmıştır ve barok tarzda yapılmıştır.

caracas cathedral

Katedralin hemen yakınında Museo Sacro de Caracas bulunmaktadır. Burada Katolik inancını sembolize eden heykeller ve bir takım kostümlerde bulabilirsiniz.

San Francisco Kilisesi:

sanfrancisco church

Dışarıdan ve içeriden görüntüler. Karakas’ta bulunan en eski kiliselerden. Kolonyal tarzı barındırır. Görülmelidir.

El Palacio de las Academias (Karakas Akademi Sarayı)

1684 yılında manastır olarak rahipler tarafından inşaa edilen bu bina, önce hastaneye daha sonra üniversiteye çevirilmiştir. 1850’lerde binanın dış cephesi gotik tarza çevirilerek değiştirilmiştir. 1965 yılında milli anıt listesine giren bina hala 6 milli akademiye ev sahipliği yapıyor. Ulusal Tarih, Dil, Eczacılık, Siyaset Bilimi, Fizik, Matematik Akademileri.

karkas 13

Arkadaki polise dikkat:)

La Casa Amarilla (Sarı Ev)

Karakas merkez gezinizi sarılara bürünmüş bu binaya da uğrayarak renklendirebilirsiniz. Dedim ya Kolonyal tarz her yere bulaşmış gibi. İnsanı içine çekiyor. Köle İzaura dizisini hatırlayanlar vardır mutlaka:) Oradaki adamların kıyafetlerini falan düşünün, bu yollardan geçen atlıları düşünün. Sarı rengin bir önemi var, özgürlüğü sembolize ediyor. Evet binanın farklı bir hikayesi var. 1810 yılında ilk Özgürlük hareketi işte tam burada başlamıştır.

Tam 17. yüzyıla yollanmışken hemen buranın da geçmişine gidelim. 17 yy. başlarında bu bina, şimdi ki kadar sevimli değildi. Bir hapishane vardı o zamanlar. Daha sonra Meclis binası, Cumhurbaşkanlığı ofisi, Cumhurbaşkanlığı konutu olmuş ve 1912 yılından beri de Dışişleri Bakanlığına hizmet ediyor. Eğer Bakanlıkta tanıdıklar var ise ya da resmi bir göreviniz varsa Dışişleri Bakanlığı Protokol Müdürlüğü size rehberli bir tur yaptırabilir. Kim bilir:))

Casa_Amarilla_-Caracas,_Venezuela

 

Palacio de Miraflores (Miraflores Sarayı)

1884 yılında inşaa edilen bu saray aslında General Juaqin Crespo’ya ait bir rezidans idi. Daha sonra devlet tarafından satın alınarak uzun süre Venezuela Cumhurbaşkanlarına hizmet etti. Son dönemlerde Venezuela Cumhurbaşkanlığı konutu farklı yerde olsa bile zaman zaman burada da kaldıkları söyleniyor. Ancak, tüm toplantılar ve ulusa sesleniş programları sarayın farklı odalarında gerçekleştiriliyor. Her odanın farklı ismi var ve bir tanesinde Peru’nun hediye olarak gönderdiği altınlarla işlenmiş bir güneş motifi bulunmakta. Oda nın ismi “Peru Güneşi” Oda sadece özel davetlerde açılıyor. Tabii ki içeriye girmedik ama önünde bir foto çektirmeyi de ihmal etmedik. Yanımda Nana Teyze bulunuyor:)

fotoğraf(2)

Nana ile Miraflores kapılarını zorlarken:P

 

Museo de Ciencia Naturales (Doğal Bilimler Müzesi)

Camiinin hemen karşısında 1800’lerde yapılmış bir müze bulunuyor. Tek ziyaretçisi bizdik açıkçası. Neyse bina hoştu.

karkas 11

Caracas Camii:

Yazarken bile garip geliyor insana:) Evet Karakas’ta bir camii var. Latin Amerika’ya ortadoğu’dan göç eden bir çok Arap asılli insan var. Ancak bu arkadaşlar ülkelerinden kaçarken Türk pasaportu kullanarak kaçmışlar. Bunun sonucunda Arap asıll herkese EL TURCO deniyor. Yani Türkler. Halbuki Türk değiller. O zamanlar bekar olduğumdan anneanne yaya bana Ahh bir Türk var burda seni tanıştıralımmm diyerek hemen çöpçatanlığa girişmişti. Aslen Suriyeli olduklarını anlattırken kendisine Türklerin ve Suriyelilerin aynı dili konuşmadıklarını kabul ettirmem biraz zaman almıştı. Sonra öğrendim ki durum buymuş. Yani Müslüman bir kesim bulunuyor Karakas’ta. Camii bir hayli büyük.

karkas 10

 

Galeria de Arte Nacional:

6000 parça eser bulunuyor, Kolonyal döneme ait tablolar, heykeller. Modern resimlerin de bulunduğu sergi bölümleri var. 11 ayrı odası var. İlgilinizi çekebilir. Zira Camii’ye çok yakın olduğundan nasılsa oralardan geçeceksiniz. Uğrayın, zarar görmezsiniz. Bina 1975’te müzeye çevirilmiş. Çok eski bir yapı değil. Gayet modern.:)

karkas 9

Sabana Grande:

Dönüşe geçiyoruz şimdi. Metroya binip Sabana Grande durağında inebilirsiniz. Hani mutlaka görülmeli mi? Hayır. İşiniz varsa gidebilirsiniz. Şehrin can damarı diyebiliriz. Tüm şirketlerin bulunduğu, pazarların kurulduğu, ucuz kıyafet ve yiyecekleri bulabileceğiniz merkezdir. Kızılay, Ulus, Sıhhiye üçlüsü gibi yani. Gider misiniz, gitmeye cesaret eder misiniz bilemiyorum. Ben gittim, bir çok satıcıyla karşılaştım. Bir fotoğrafım var kocaman avokadoların arasında bulamıyorum sadece küçük versiyonu var bakalım görebilecek misiniz:)

karkas 12

Bugünlük bu kadar yeter. Yoruduk. Bir sonraki yazıda, Karakas’ın daha güvenli yerlerini anlatacağım, El Hatillo, Avila Dağı, alışveriş merkezlerinin çokluğu, nerede yenilir ve ne içilir, güzel kızlar nerededir ve beyzbolun önemini kapsayan bir yazı olacak;)

Ama önce eve dönerken Calle Kemal Atatürk’ten bir geçelim…Eh Ankara’da Simon Bolivar olur da Karakas’ta Kemal Atatürk sokağı olmaz mı..Evinden uzak olunca, duygulanıyorsun biraz da..

Büyükelçiliğimizin bulunduğu sokağın ismi Kemal Ataturk Sokağıdır.

Haydi iyi yolculuklar o zaman..:)

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir