Yüzme Öğrenmek..

34046_402156090667_4203033_n

 

Karşınızda bir çocuk olduğunu hayal edin şimdi…

Annesi çocuğuna yüzme dersi ayarlamış ve çocuğun suya girme korkusu var , ders almak istemiyor.

Havuz başındayız.

Girmiiiiiiceeeeeem!!Gitttmiiiceeeeeem!!!! Çocuk havuzunaaa gireriiiim beeen, burdaa yüzmeeeeem!!! HAYIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIR!

Bu durumda ne yapmak gerekir?

-Çocukla insan gibi konuşulur, ikna edilir.

-Ağlasın eşşooleşek, nasılsa yorulur…denir.

-Kandırma suretiyle istediğimi yaptırırım ondan sonra nasılsa olayı unutur..diye binbir türlü yalana başvurarak günaha girilir. (Allah’ım sen onların günahlarını affet, amin.)

Ben bu üç seçeneğin harmanlanmış haliyle karşılaştım  hep..Şöyle ki;

Bak kızım seninle ne anlaştık buraya gelmeden? Bu derslere gideceğiz dedik, yazın babanla yüzersiniz  dedik,  bir sürü  para verdik, ne kadar güzel gidip havuza gireceksin, bunu yapamayan kaç çocuk var? Değil mi?  Hem öğretmenin seni bekliyor, hem öylee gelip hemen suya atmıcaklar, seni tek başına bırakmayacaklar. Ağlamana gerek yok. Öğretmenin, hep yanında olacak.. ben ne diyorum’!!hala ağlıyor’!!! eşşooleeeşeeek!! Kime çektin sen!! senle mi uğraşıcam ben bütün gün! yürü çabuk, bir daha tekrarlamıcam!

AIGAIODFAHJODFAAAAAAAAHHH ÜHÜÜÜÜÜ…..

(Çocuğun ağlama efektinde belirgin bir volume artışı. Ebeveyn için utanç verici bir an. Etraftaki anne ve babaların kendi çocuklarını da galeyana getireceğimiz korkusu ile tiksinerek anneme bakmaları başlıyor o sıralar. Sustur şunu be kadın bakışları.. Taktik değiştirmek lazım.)

-Tamam, Mizyal. Bir anlaşma yapalım, gel şimdi, öğretmenle konuşalım, eğer yine istemezsen geri döneceğiz. İstemediğin bir şeye seni zorlayamam, tamam girmezsin eve gideriz.

-Ama ama ama eve de gitmek istemiyorum…ama tamam.

Öğretmene gittik, Önce suya ayaklarımı sokucam daha sonra eğer seversem, gireceğim ama sevmezsem ve korkarsam, girmeyeceğim diyerek  anlaştık, sustuk.

Biz Türk çocukları neden böyle saçmalıyoruz anlamış değilim. Havuz başında yırtınan İngiliz çocuğu gördünüz mü hiç? Bana denk gelmedi.  Neyse, suya girdik..Haydi Bismillah…

Tam ileriye atıldım ki, belime bağladıkları şeyin havasının tamamen sönük olduğunu ve batıyor olduğumu çok geç olsa da anladım, çok zeki biri olduğumu iddia ettim mi???? HAYIR!. Başladım bağırmaya ama çok geçti…

Bu iiiinmiiiiş, şiş değiiiil, şişiiiiiirr şunuuu batıcaaam!

Hayır merak etme, ben yanındayım ona gerek yok, yorulunca bana tutunursun.

Bugün herkes mi bana yalan söylüyor yaaa..! Güvenim kırılmış, adrenalin hadsafhada. Küçükken köpekleme olarak tabir ettiğimiz boktan bir stil yaratarak su üzerinde kalmaya çalışarak yoluma devam ediyordum. Mantık  sadece su üzerinde uzun süre kalabilmek ve ilerlemek. Çok hoş!

Havuz o günlerde benim gözümde bir olimpik havuz büyüklüğünde, gerçek halini bilmiyorum hakikaten, yıllar oldu görmedim. Havuzun ortasına geldiğimde, artık gerçekten yorulmuştum,

Yorulduuum örtmeniim, gel tutuncam!!!

-Yok öyle tutunmak, az kaldı biraz daha ilerle bakalım.!

İç ses: Vay anasını seni hain, yalancı!!!!!! Hayatımın ilk kazığı!

Sen demedin mi yorulunca  tutunacaksın  diyeee,

-Konuşmaaa, konuştukça daha çok yorulursun, YÜZ!

-Ben seniii babaaama söyleeycem blıp blıp…(boğuluyorum). Annemi de babama söyliceem!!blıp blıp

-Konuşma dedim, konuşursan daha kötü olur, konsantre ol, az kaldı biraz daha gel,

-Ben seniiii görürsüblıpblıp…

-Tamam gel tutun, dedi.

Bir hamle yaptım, geri kaçtı.

Dalga mı geçiyoblıpblıpblıp!!!!!

Yolun sonuna geldik, aman ne başarı ne başarı, sonuna kadar yüzdünnnnn alkışları..aman da aman…… ay ne güzel ne güzel. Gittim şikayet ettim anneme, baktım annem öğretmene teşekkür ediyor utanmadan. Babama şikayet edecektim..Kesin kararlıydım.

İhanete uğradım. Hem de çifte ihanet!!!!Hem annem hem öğretmenim…Babam’da benim için sonuç önemli diye bir lafı vardır, yine tekrarladı tabii….İçimde bir isyan vardı  olayı dedeme taşırsam ikisini birden ipe dizerdi biliyordum  ama anne ve babamın fazlasıyla sevinmesi sonucu olayı bir başarı hikayesine dönüştürmüş ve durumu travmatikleştirmeden aşmıştım.. Ama, bütün çocuklar benim gibi balık hafızalı değildi.

Yüzmeyi Adana’da kanalda öğrenen babam için durum çok basit idi. Çünkü onlar yüzmeyi kanala atlayarak öğrenmişler, hayatta kalmak için yüzmeniz gerekiyor mantığıyla işi ilerletmişlerdi. Akan suya karşı yüzüyor ve gayet başarılı bir şekilde stil bile yaratmışlardı. Ders almadan halletmişler bravo…

Tabii bu performansı bizlerden de bekliyorlardı. Kendileri gibi çocukların da suya atıldıkları zaman yüzeceklerine yürekten inanmışlardı. Ben bu işi bu kandırmacalarla yaşamış olsam bile kardeşim Alihan’da durum böyle olmadı.

Çocuğu suya atınca yüzer! diye bir mantık yoktur!!! Biz çocukken birer pet şişe formunda olmadığımızı ve küçük bile olsak o kadar hafif olmadığımızı kendilerine anlatamadık.

Aile içerisinde ördek sanılan bu insancıkların belli bir yüzerlik seviyesi kazanabilmesi için öncelikle bir takım temel bilgilere sahip olması gerekiyordu. Meseleyi  kardeşim Alihan’ı hunharca suya atıp, battığını gördüklerinde anladılar.. Gerçi bir şeyin batmaya başlaması için önce suyun üzerine çıkması gerek ama o atıldığı yerde kalmıştı zaten. Evet, hemen  bir kurtarma operasyonu düzenlendi. Sonuçta kardeşim devamlı ya Acil’de ya da ilk yardım çantasının yanındaydı ve bu şekilde büyüyordu. Alışıktık. Kardeşim daha sonra bulunan özel bir öğretmenden aldığı dersle bu korkusunu yendi ve baya iyi bir yüzücü oldu. Böylece atlattık:)

Yaza yaklaşırken yine yüzme ve dalma heyecanıyla yanıp tutuşmaya başlamışken geldi aklıma bu günler…Bu apır sapır anılar bitmek bilmiyor. Yapacak bir şey yok.

Bari bu apır sapırlıktan bir şeyler çıkaralım:) Çocuğunuz yüzmeyi yeni öğrenecekse, suya langırt diye atmayın, unutmayın onlar pet şişe değiller, ördek hiç değiller.!! Derse götürecekseniz öğretmenini iyi seçin, çocuk psikolojisinden az da olsa (!) anlasın lütfen, yalanla dolanla havuzmuş suymuş vay girersin giremezsin, gerek yok. Bak ondan sonra büyürler, al sana benim gibi bi çocuğunuz olur, al işte herkese anlatır durur!!!:))

 

Tatilim geldi, Kaş’a gidelim, yüzelim, yüzelim, yüzelim:)

 

 

 

 

 

2 Comments

  1. Ne çektik be abla 😛

  2. 🙂 narlıkuyuda ayni olayi yasamis bir Adanali olarak bilincaltıma attigim seyi su yuzune cikardigin icin tesekkur ederim:)))

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir