UFO Peşinde koşan Uzaylılar.

et-1982-bisiklet-ve-ay_1128235

Yazdan kalma bir gün. Kaş’tan gelirken babam bana (!) portakal ve limon getirmiş. Neyse kıyamaz şimdi damadına, tamam ona da verdim biraz. Gelen meyveler çuval boyutunda olunca fazlasını balkona koyayım dedim. Balkon zemininin kaplı olduğu tik ağacının çok sevdiğim kokusuyla portakal kokusu birleşince, bir de hava güzel oluncaaaa aklım gitti yine portakal çiçeği kokulu Adana baharına…

 

Biliyor musunuz, Adana’da portakallar çiçek açtığında bir huzur kokusu yayılır etrafa.Ve sırf bunun için Adana’ya o zamanlarda gidenler vardır. Ayşe Arman’ın bir yazısında vardı ki o da bir Adanalı’dır.

 

Güneşli bir Pazar sabahıydı. Bu demekti ki, herkes babaanne ve dede çiftinin evinde toplanacaktı. Ailenin ikinci büyük torunuydum ben. İlk göz ağrısı Seher hanımkızımız bana iki yaş fark atmıştı. Çocukken bir hayli çılgın olan Seher ablamın daha sonraları anne olarak görmek bana bir travma yaşatmıştır. Hayıııır o anneee olduu, bu durumda ben de teyze mi olduuum… Artık büyüdük mü? Büyüdük… Ağaçların tepesinden inmeyen, Adana’daki o dinazorlu parkta gözümüzün önünde bacağını kırarken benim bir ruh hastası olmamı tetikleyen, saç saça başbaşa kavga ettiren ama daha ilkokul 3.sınıftayken bize patates cipsi yapan, ilk makyajımı yapan ve bana ilk topuklu ayakkabıyı aldıran Seher Ablam.

 

Dedim ya, çocukken biraz çılgın, yenilikçi ve özgürlüğüne düşkündü. Kuzen grubunun da lideri idi. Çete lideri mi dersiniz artık bilemem. Sakin bir Pazar günü, balkonda bizim için hazırlanmış olan salıncakta teker teker sallanırken, yeni bisikleti ile sanki bir arap atına binmişçesine gururla balkonaa girerken, hepimiz bir UFO görmüş gibi ağzımız açık saldırdık ona:

 

Aplaaaaaaaa,ben de biniiim looolur looooluuuur loooluuurrr!!!

Sonuçta bisiklet onundu ve o ne derse o olacaktı! Günün bombasıydı bisiklet. Ama biz çok kişiydik ve UFO bir taneydi. O bisikletle uzaya bile giderdik biz.!!

 

Kim daha çok yalvarırsa, onun şansı daha çok olacaktır belki diye düşünürken, bir kıyamet koptu; hepiimiz, o daha yerine oturmamış ama bir o kadar sopranoo tınısıyla çıkan seslerimizle çığırıyorduk. İçeriden, dedem kükredi.

 

AAAAAAAYTTT, Şefiqaaaaaa!! (Babaannemin ismi Şefika olmasına rağmen dedem Fransız aksanıyla söylerdi karıcığının ismini. Adana, Fransız işgalindeyken öğrendi herhalde bilemiyoruz) çıkarın şunları dışarııııııı, Ajansı dinliyoruuuuuuum!!!! Susuuuuuuun!!!

 

Dede kükreyince hepimiz tek sıra halinde dışarı çıktık. Sürgün komutunu almıştık. Tabii, bu işimize gelmişti aslında. Önde, Seher Ablamın şahane mavi deri koltuklu 3 tekerlekli UFO’su arkada ondan önce ben istedim kavgası yapan biz (ben, kardeşim Aleyan, Şefiqa(torun Şefika), Salih, Alirıza, Handan var mıydı tam hatırlamıyorum) sokağa doğru kovalandıktan sonra teker teker bisiklete binmeye başladık.

 

Mahallemize daha asfalt yapılmamış o zamanlar, yani bisiklet sürmek öyle sandığınız kadar kolay değil. Küçücük boyumuzla iyi sürüyoruz bi kere!! Bu zorlu deneyimden sonra, Seher ablam, The Çete Reisi ya da The Ablaların Ablası bir karar aldı.

Yaaa annemler zaten bizi heryerden kovup duruyo, yok gürültü çıkarmayın, yok çıkın dışarda oynayın. Artık benim bisikletim de var, madem onlar da bizden sıkıldı, hadiii kaçalım…

Nereye kaçıcaz?

Kanala doğru gidelim, hem susayınca kanaldan su içeriz!!!

 

Önce bir sessizlik oldu ve sonra tepki verildi,

OLEEEEEEYYYY!!!!!

 

Devamlı aynı sokakta mı oynanır yahuuu!

Bisiklete de zor biniliyo zaten!

Hadiiiiii, başlayın. Başladık yürümeye. Dahiyane fikrimizin ana noktası ise şuydu, yürümekten çok yorulan olursa bisiklete binecekti. Hem bisiklete olan hasretimiz giderilecek, hem bisiklete binmeyi öğrenicez hem de susuz kalmayacaktık.

O sıralar aklımızın basmadığı bir şey vardı: YEMEK.

 

Hiç birimiz yemek yemenin ne kadar önemli olduğunu düşünmemiş hatta ve hatta sadece su içerek hayatta kalacağımızı düşünmüştük. Aradan bir saatten fazla geçmişti, biz yavaş yavaş yürümeye devam ederken, hafif hafif acıkmaya başlamıştık ama biz özgür ruhlardık! Kanalın kenarında kurulan Pazardan bir şeyler alarak yiyebilirdik!! Doyururduk karnımızı kimseye ihtiyacımız yoktu. Hala para olmadan hiçbir şey alamayacağımızı anlamamış olmak biraz iç burkuyordu ancak herşey ağaçlardan topladığın kadar beleş değildi bu dünyada.

 

Ya da Mahallemizin bakkal amcası aynı zamanda dedemin kiracısı olduğundan bize

Torpil yapardı ve aldıklarımızı yazdırdığımız bir defteri vardı, ben alır alır çıkardım. Bu yüzden herşeyi bedava sanan ben, heryerden böyle alıp alıp çıkacağımı düşünürdüm. O yüzden hala borç batağındayım. Kartımla alıp alıp çıkıyorum sanki daha sonra ödemeyecekmişim gibi. Şimdi neden bu kadar çok harcadığımı buldum!!!BAKKAL AMCANIN DEFTERI YÜZÜNDEN!

 

Kardeşim niye alıştırıyosunuz bizi böyle!! Parantez aç: Yazlığa gittiğimizde Alihan, Adana’daki bakkal amcanın deftere yaz stiline alışık olduğundan, hasır bir şapkayı yanında etiket sarkar biçimde kafasına takıp çıkmış ve eve gelmişti. Annem bu ne oğğğluuuuuum diye atlamış babamsa onu alıp bakkala özür dilemeye götürmüştü. Halbuki çocuk olayın farkında bile değil. Arkadan bağıran bakkal beyefendiyi de neden bağrıdığını anlamayarak deli olduğunu sanıp kaçmaya başlamış, arkamdan bağırdı adaaam diye şikayet ediyordu babama :))))fotoğraf(5) Parantezi acilen kapa ve olaya geri dön.

 

Şimdi, Annemler yokluğumuzu fazla bir süre geçmeden farketmişlerdi. Altımızda bir bisikletle, sanki bir arabaya binmişcesine ve sanki altımızdaki bir Porcshe’ymiş te bizi kimse tutamazmış gibi bir hava estirirken, bizimkiler duruma el atmıştı bile. Evin gürültülü çocukları bir anda ortadan kaybolmuştu. Sokaktan hiçbir kavga sesi gelmediğini anlayan büyüklerimiz, ortada bir sıkıntı olduğunu anlamış ve arama çalışmalarına başlamışlardı. İlk Akut ekibini bizimkiler kurdular. Herkes arama çalışmalarına başlamıştı. En sonunda, Seher Ablamın babası olan Ahmet Amcam duruma el atmıştı. O zamanın Porschesi olan Renault 9 la bize arkadan sinsice yaklaşmıştı. Bizim normal çocuklar olmadığımızı bildiğinden fazla strese sokmak istemedi sanırsam. Hiç farkettirmeden bir tilki misali hedefe doğru yaklaşmıştı. Arabayı durdurmuş, inmiiiş ve geniş bagajın kapağını açmış bir şekilde, bize bağırmaya başladığı an hepimizin birbirini satışa getirdiği an olmuştu. Çetemiz dağılmıştı.….

Geeeeliiiin buraaaaayaaaaaa!!!!Kaçmayıııııın!!!

 

O stresle bisikletiyle depar atan Seher ablam bizi unutmuştu o an!! Ancak 3 tekerlekli bisiklet maalesef Ahmet Amcam’ın adımlarıyla karşılaştırılamazdı bile.

Yakalanmıştık. Daha su bile içemeden bütün hayallerimiz suya düşmüştü.

Önce bagajdan içeri fırlatılan bisiklet girdi arabaya..Hepimizin gözü ondaydı yani bisiklette. Allahım tekerleklerini yamultacak şimdi!!!! Yanık soprano seslerimizle bağırmaya başladııık…

Atmaaaaaaeeeeeeeeeeiiiii!!!!!!!

 

Bir de utanmadan atma diyorlar bak sen şunaaa!!!!Bak bakalım bir daha bisiklet görebilecek misiniz siiizzzz!!!!Eşşşooooleşeeeeklerrrr siziiiii!!!!!!!

Son hitaplar artık bizim için doğal olduğundan fazla etkilemiyordu ama bisikleti görememek hayatımızın altını üstüne getirecek kadar ağır bir şekilde etkilemişti!

 

O stresle kaçmaya çalışan bizler, teker teker yakalanarak bir bacak ve bir koldan tutularak fırlatıldık üst üste…Bagaja sığıştıktan sonra, sanki AS-İZ yazan asker nakliye araçlarında oturur gibi oturduk. Çıt çıkarmak yasaktı. Hepimiz çetenin liderine bakıyorduk, o başını eğmişti ve bizde eğmek durumundaydık.

 

Oyun yasaklandı, UFO’muzu kaldırdılar, vermediler. Sonra dedem kıyamadı, geri verdirdi. Eeeeee kusura bakmayın büyükleeeer:) Sizin de korkutuğunuz birileri vardı o zamanlar dünyada hahahahahaha nasıl bağırırdı sizeeee ahahaah ohhh olsun:)))))))

Ama o günkü kaçışımızı engellediğiniz için çok kızgınım, konuşmuyorum hiçbirinizle. Küstüm.

 

O gün gibi çılgın ve güzel bir Pazar dilerim…:)

 

Şimdi biraz bisiklete binelim o zaman;)

 

2 Comments

  1. Armut gibiyim 😀 Küçük,ağlamış ve yanakları kızarmış bir adet armutçuk <3

Trackbacks/Pingbacks

  1. Ben kötü bir ablaydım. | Mizyal - [...] Adana’dan Ankara’ya taşındığımız zaman bir başımıza kalmıştık. Oradayken, kuzenlerle beraber sokaklarda oynar, evden bile kaçardık, bknz: http://mizyal.net/ufo-pesinde-kosan-uzaylilar/ [...]

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir